Garip anlamsız bir huzur var içimde .Anlatmaya ne kelimeler yeter nede kalemim .
Huzur ; Savaşmakdan harap bitap düşmüş , son bayrağı düşman eline vermeyen askerin matarasındaki viski , Çok oynamakdan terleyip hasta olmuş çocuğa içirilen nane-limondur… İkisininde içtiği farklıdır … Biri Viski , biri nane-limon… O kadar zor gelirki içmek , sonunda savaşmakdan ve oynamakdan nefret edersin … Huzur paradoksdur , Kadim çelişkilerin bulunduğu duygudur …
Huzur ; Yıllarca ailesine hizmet etmek için canını dişine takmış , saçını süpürge etmiş anne’ye evlilik yıl dönümünde ‘ akşam nereye gitmek istersin ? ‘ sorusuna anne’nin vereceği cevaptır …
Huzur ; Zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden boş geçirdiğin zamanlara sövmekdir … Defalarca ayrılan sevgili’nin ‘git artık’ deyişindeki tek güvendiği dayanakdır …
Huzur ; Mevsimler kadar zıt … İlkbaharla canlanan böcekler , yeşeren çicekler ve ağaçlar değil ! yeni gelen sevgilinin hissettirdiği heyecandır … Sonbaharla gelen yalnızlığın ve kaybolan heyecanın yansımasıdır …
Diyeceğim şudur dostlar … ‘’Huzur bir anlık , iyi veya kötü olduğunda yanında olan bir dost , yaman çelişkileri içinde bulunduran ve gönül ateşine serpilen bir damla sudur …’’
Geldiği zaman gitmesini hiç istemeyeceğimiz , hatta ayaklarına kapanıp yalvaracağımız en güzel duygudur .
Ali Paşa Çevik
17 Temmuz 2011 Pazar
Birşeyler Saklı İçimde
Nasıl anlatılır ki ? Birşeyler saklı içimde …
Kalbin göğsünü yırtarcasına atıyorsa , bazen taşımakdan yorulduğun hayallerin varsa , en sevdiğin yemeği ısıtıp yemekden nefret ediyorsan , zamanı boş geçirmeyi alışkanlık haline getirdiysen , müzik listeni baştan sona aşk şarkıları oluşturuyorsa , her bank’a oturduğunda yanında bir yüreğin bir çift elin olmasını istiyorsan , geceleri sıksık gökyüzüne bakıyorsan , yıldızlardan şekil çıkarmayı seviyorsan sevilmeyi hakediyorsun …
Çetvelle bölünmüş bir kalbe sahipsen , gözyaşlarının kıymetini kimsecikler bilmiyorsa , günah olduğunu bile bile alkolden medet umuyorsan , aşk konulu filmleri kendine yorumluyorsan , uçurum kenarından , balkon korkuluğundan , hızla gelen arabanın önünden son anda kurtulduysan ve halen umuda yürekden bağlıysan , konuşamıyor! yaşadıklarını gözlerin anlatıyorsa , yalnızlık ; cehennem azabından beter geliyorsa , sevilmeyi bekliyorsun …
‘’Gönül hastalığından muzdarip , derdinden ‘Garip’ olmuşsan , çaresiz derdinin ateşine inat, küçük damlalar dök ebedi ateşine !‘’
‘’Kuytu köşelerde paslanmış hayallerini temizlemeye çalışıyorsan YAPAYALNIZSIN … ‘’
Yapayalnız hayalperestin sessiz haykırışı …
Ali Paşa Çevik
Ehl-i İltifat
Ehl-i iltifat
Ey ,
Kayıp dünyamın kaşif’i
Nasıl çizdin gönül haritamı.
Beyzaden olmak isterim,
Ölüm ayırana dek . . .
Ey ,
Sevgi diyarımın kraliçesi
Fermanların başım üstüne .
Sen yeterki ayrılma yanımdan,
Yoksa annesinin kucağından inmiş bebek gibi ağlarım
Ey ,
Parmaklıklar ardındaki umudum
Esaret altındaki bedenim.
Çıkıp gelicem bir gün
Sualsiz karşıla olur mu
Ey ,
Mahşer günündeki telaşım
Kara toprağa hasretim.
Özlem bitirdi beni
Sen bitirme olur mu
Ali Paşa Çevik
Ey ,
Kayıp dünyamın kaşif’i
Nasıl çizdin gönül haritamı.
Beyzaden olmak isterim,
Ölüm ayırana dek . . .
Ey ,
Sevgi diyarımın kraliçesi
Fermanların başım üstüne .
Sen yeterki ayrılma yanımdan,
Yoksa annesinin kucağından inmiş bebek gibi ağlarım
Ey ,
Parmaklıklar ardındaki umudum
Esaret altındaki bedenim.
Çıkıp gelicem bir gün
Sualsiz karşıla olur mu
Ey ,
Mahşer günündeki telaşım
Kara toprağa hasretim.
Özlem bitirdi beni
Sen bitirme olur mu
Ali Paşa Çevik
Kız Çocuğu
Hangisi gerçek ?
Sevgi mi ?
İhanet mi ?
Dostluk mu ?
Nereye kadar sıralayabiliriz gerçek olup,olmadığını bilmediğimiz şeyleri.Ancak ölüm'e kadar sıralayabilirsin. Herşeyin yalan olduğu şu dünyada , tek bir gerçek var oda ÖLÜM. Birçok şey son bulacak . Mutluluk bile kısa süreli.Gözünden yaş gelinceye kadar gülmüş olabilirsin ama ya sonrası.. ? Ne garip değilmi herşeyin bir sonu var . Rejenerasyon bile yaşlandıkça eski hızını yitiriyor . Ve en önemlisi sürekli aşk'ı yaşıyor gibi gözüken ağlayan , dostlarına sızlanıp duran KIZ ÇOCUĞU'nun En büyük YALANCI olduğu ..
Sevgi mi ?
İhanet mi ?
Dostluk mu ?
Nereye kadar sıralayabiliriz gerçek olup,olmadığını bilmediğimiz şeyleri.Ancak ölüm'e kadar sıralayabilirsin. Herşeyin yalan olduğu şu dünyada , tek bir gerçek var oda ÖLÜM. Birçok şey son bulacak . Mutluluk bile kısa süreli.Gözünden yaş gelinceye kadar gülmüş olabilirsin ama ya sonrası.. ? Ne garip değilmi herşeyin bir sonu var . Rejenerasyon bile yaşlandıkça eski hızını yitiriyor . Ve en önemlisi sürekli aşk'ı yaşıyor gibi gözüken ağlayan , dostlarına sızlanıp duran KIZ ÇOCUĞU'nun En büyük YALANCI olduğu ..
Efendilik,Piçlik ve Beyefendilik
Hayatta üc şeyi iyi öğrenmek lazım . Efendilik , piçlik ve beyefendilik .
Efendilik belirlenmiş davranışlardır . İnsanların gözünde takdir gören davranışları açıklayan kelimedir.
Piçlik her insanın kanında olan kimine göre şeytani , kimine göre sıradan ve doğal bir şeydir. Her insanın aklından piç düşünceler geçmiştir.
Beyefendilik ise efendilik ve piçliğin sanata dönüştüğü şeklidir.
Şunu belirtmek isterim.Bunlar herşeyden önce benim düşüncelerim ve sizden bana katılmanızı beklemiyorum !
Bu kavramları size örneklerle anlatmak isterim .
Efendi bir çocuğu veyahut bir insanı göz önüne aldığımızda onun ne kadar iyi olduğunu düşünürüz . Çoğumuzda hatta hemen herkezde ona karşı bir saygı duyma isteği , arzusu belirir.Sanki o efendi insanın bir melek olduğunu ve ona yakın olmamız ihtiyacını hissederiz.Herkez dostunu çok sever.Bu efendi tipte olan insanları genelde sevgilimiz değilde arkadaşımız,dostumuz ve içimizde beliren ama bir türlü anlam veremediğimiz bir sıcaklık olarak görürüz.Bu insanlar aslında mutlu gözüken , hep hata yapmakdan korkan , bir türlü acılamayan , acılsada kimsenin kendini anlamayaçağı korkusunu taşıyan insanlardır . Ama iyiki hayatımızda varlar .
Gelelim piçlere . Kimse şunu inkar edemez ben küfür sevmiyorum ve hic bir şekilde o sözcüklere katılmıyorum diyemez. Dedirtmezler kardeşim!!!Bana bir kız arkadaşım geçen günlerde lütfen ağır küfür etme dedi. Tamam dedim. ve sonra tavla oynaya başladık . Ben onu yenerken o zara okkalı bir küfür etti ve kaldırıp yüzüme baktı şu cümleyi kurdu 'ali haklıymışşın bundan sonra sana kızmıcam küfür konusunda ' dedi . İstediğimiz bir şey olmadığında veyahut sinirlendiğimizde bizi rahatlatan o 3 harfli yada çok uzun olan küfürleri ettiğimizde rahatlamayı hepimiz hissediyoruz (Bundan eminim :D ) . Şuna değinmek isterim . Kızlar, özellikle genç kızlar genelde piç karakterli genç ergenleri severler. İlk buluşmada el ele tutuşurlar. Bunu kız istemez ama piç ergen rahat durur mu (Bence Durmaz :D) ? İkinci buluşmada genellikle sinemaya yada nargile tarzı kafelere gidilir . Genelde ıssız yerler tercih edilir. Çünkü piç ergen kızı öpücekdir yada mahremine ellemek istediği için ıssız bir yere götürür . Bakın görüyormusunuz piçlik işte buna denir . Birkaç hafta olur ilişkileri devam eder . Gel zaman git zaman araları soğur çünkü piç ergen sadık kalmayı pek sevmez.Yeni kızlar yeni dudaklar yeni heyecanlar peşindedir.Kızdan isteyerek ayrılır.Genç kız tabiki ayrılığın büyük tsunamisi sonucu günlerce ağlamaya , moda olan günlük tutmaya ve en önemlisi dost sandığı insanlara yaşadıklarını anlatma gereksinimi duyar. Aslında o ayrılığa üzülmemiştir . Sadece içinden gelen paylaşma arzusuna yenik düşmüştür. Bakın erkeklere karşı bir tutumum yok . Ama kızların yediği de bir halt değil. 14 15 yaşlarda aşk'ı arıyan o gerizekalı kızlarda bir piç ergen gibi piçliği iyi bilirler . Onların adı ise Kahpedir. Kahpeyi sevende hem ezilen, hep içen(alkol) , kendini derbeder eden o masum Delikanlı Anadolu çocuğudur.Çok sevmiştir ama napsın bir piç ondan önce o aşk 'ı arayan masum kızı öylesine korkutmuştur ki genç kız istemesede artık kahpelik yapmak zorundadır .
Gelelim Beyefendiliğe . Tanıdığımız bir arkadaşımızla veya bir akrabamızla vakit geçirdikçe ondaki efendiliği farkederiz . Ama bazen o efendi insanın piç duygu ve davranışlar içinde olduğunuda fark ederiz. İşte aceba ne desek bu insana diye düşünürken ' efendi diyelim ? yaaa ama olmazki piç davranışlarıda var' ikileminde kalırken . Birden Beyefendi kelimesi ne tesadüfdür ki aklımıza gelir ve ona ne kadar beyefendisin deyiveririz. Birde fark ettiyseniz beyefendi olan insanlar hep üst kademedi insanlardır . Çünkü Efendilik ve Piçlik Muazzam bir hayat öğretisidir . Bunun ikisini birleştiren insanlar herzaman kazanır.
Kısaca düşünürseniz yazdıklarımın ne kadar doğru olduğunu görüçeksiniz.
Ali Paşa Çevik
Efendilik belirlenmiş davranışlardır . İnsanların gözünde takdir gören davranışları açıklayan kelimedir.
Piçlik her insanın kanında olan kimine göre şeytani , kimine göre sıradan ve doğal bir şeydir. Her insanın aklından piç düşünceler geçmiştir.
Beyefendilik ise efendilik ve piçliğin sanata dönüştüğü şeklidir.
Şunu belirtmek isterim.Bunlar herşeyden önce benim düşüncelerim ve sizden bana katılmanızı beklemiyorum !
Bu kavramları size örneklerle anlatmak isterim .
Efendi bir çocuğu veyahut bir insanı göz önüne aldığımızda onun ne kadar iyi olduğunu düşünürüz . Çoğumuzda hatta hemen herkezde ona karşı bir saygı duyma isteği , arzusu belirir.Sanki o efendi insanın bir melek olduğunu ve ona yakın olmamız ihtiyacını hissederiz.Herkez dostunu çok sever.Bu efendi tipte olan insanları genelde sevgilimiz değilde arkadaşımız,dostumuz ve içimizde beliren ama bir türlü anlam veremediğimiz bir sıcaklık olarak görürüz.Bu insanlar aslında mutlu gözüken , hep hata yapmakdan korkan , bir türlü acılamayan , acılsada kimsenin kendini anlamayaçağı korkusunu taşıyan insanlardır . Ama iyiki hayatımızda varlar .
Gelelim piçlere . Kimse şunu inkar edemez ben küfür sevmiyorum ve hic bir şekilde o sözcüklere katılmıyorum diyemez. Dedirtmezler kardeşim!!!Bana bir kız arkadaşım geçen günlerde lütfen ağır küfür etme dedi. Tamam dedim. ve sonra tavla oynaya başladık . Ben onu yenerken o zara okkalı bir küfür etti ve kaldırıp yüzüme baktı şu cümleyi kurdu 'ali haklıymışşın bundan sonra sana kızmıcam küfür konusunda ' dedi . İstediğimiz bir şey olmadığında veyahut sinirlendiğimizde bizi rahatlatan o 3 harfli yada çok uzun olan küfürleri ettiğimizde rahatlamayı hepimiz hissediyoruz (Bundan eminim :D ) . Şuna değinmek isterim . Kızlar, özellikle genç kızlar genelde piç karakterli genç ergenleri severler. İlk buluşmada el ele tutuşurlar. Bunu kız istemez ama piç ergen rahat durur mu (Bence Durmaz :D) ? İkinci buluşmada genellikle sinemaya yada nargile tarzı kafelere gidilir . Genelde ıssız yerler tercih edilir. Çünkü piç ergen kızı öpücekdir yada mahremine ellemek istediği için ıssız bir yere götürür . Bakın görüyormusunuz piçlik işte buna denir . Birkaç hafta olur ilişkileri devam eder . Gel zaman git zaman araları soğur çünkü piç ergen sadık kalmayı pek sevmez.Yeni kızlar yeni dudaklar yeni heyecanlar peşindedir.Kızdan isteyerek ayrılır.Genç kız tabiki ayrılığın büyük tsunamisi sonucu günlerce ağlamaya , moda olan günlük tutmaya ve en önemlisi dost sandığı insanlara yaşadıklarını anlatma gereksinimi duyar. Aslında o ayrılığa üzülmemiştir . Sadece içinden gelen paylaşma arzusuna yenik düşmüştür. Bakın erkeklere karşı bir tutumum yok . Ama kızların yediği de bir halt değil. 14 15 yaşlarda aşk'ı arıyan o gerizekalı kızlarda bir piç ergen gibi piçliği iyi bilirler . Onların adı ise Kahpedir. Kahpeyi sevende hem ezilen, hep içen(alkol) , kendini derbeder eden o masum Delikanlı Anadolu çocuğudur.Çok sevmiştir ama napsın bir piç ondan önce o aşk 'ı arayan masum kızı öylesine korkutmuştur ki genç kız istemesede artık kahpelik yapmak zorundadır .
Gelelim Beyefendiliğe . Tanıdığımız bir arkadaşımızla veya bir akrabamızla vakit geçirdikçe ondaki efendiliği farkederiz . Ama bazen o efendi insanın piç duygu ve davranışlar içinde olduğunuda fark ederiz. İşte aceba ne desek bu insana diye düşünürken ' efendi diyelim ? yaaa ama olmazki piç davranışlarıda var' ikileminde kalırken . Birden Beyefendi kelimesi ne tesadüfdür ki aklımıza gelir ve ona ne kadar beyefendisin deyiveririz. Birde fark ettiyseniz beyefendi olan insanlar hep üst kademedi insanlardır . Çünkü Efendilik ve Piçlik Muazzam bir hayat öğretisidir . Bunun ikisini birleştiren insanlar herzaman kazanır.
Kısaca düşünürseniz yazdıklarımın ne kadar doğru olduğunu görüçeksiniz.
Ali Paşa Çevik
15 Temmuz 2011 Cuma
Umut Tohumu
‘’Gözden akıcak damlaya inat bir anda filizlenir umut …’’
Karlar yağsada başına , sıcağı bekle umutla … Gözünü cehennem bile korkutmuyorsa devam et zinaya (günaha) … Acılarını bastıramıyorsan içinde , hıçkıra hıçkıra ağlıyorsan kendine bir iyilik yap ! Sal bütün acılarını , ırmak olan gözyaşlarında kaybolup gitsinler … Gözpınarından aşağı insinler …
Her yemek zehir tadını veriyorsa ve iştahsızsan … Bazen bir fotoğraf olup ömür boyu o anda kalmak istiyorsan , Durma ! Hiçbirşey için geç değil … Ama pes etmek için ve ölmek için çok erken … Doya doya Aşkı yaşamak istiyorsan sınırlar koyma .!. Uzun bir ömür geçirmek , bir çift yastıkda iki gönül yaşlanmak istiyorsan fırsatları kaçırma .!. Hayallerinde serseri,düzenbaz ve çok uçuk düşünüyorsan , gözlerini açtığında herşeyin kuralı ve ulaşamayacağın uçuk düşüncelerin yüreğinde bir sızı oluyorsa , şizofren olmuşcasına hayal etmeye devam et …
Üzgün ,yorgun,bitkin,kırgın,dertli ama hayalleri ve umutları var … Büyüleri bozulmuş duygulara inat , bulacağım seni … Bir gün çıkıcaksın karşıma … Saklandığın o somyanın altından çıkıcaksın …
Ve bu yazı aşkı arıyan gönüllere umut olsun …
Ali Paşa Çevik
Masal Tadında
Evvel zaman içinde … Bir varmış bir yokmuş…
Cadıların insana aşık olduğu vakitmiş … Şeytanın secde ettiği ‘an’ imiş … Kötülerin olmadığı dünya, cennet imiş … Hayallerin hep yaşandığı zaman imiş …
Yüreğin garip sızılar taşıyorsa , ‘evet’ sözcüğünü nikah memuruna haykırıyorsan , zamanın götürdüklerinin yanında bırakdıkları olduğunu biliyorsan , aşk’ı kayıp puzzle parcasına benzetiyorsan , yüreğin yanarken gözlerinden bir damla yaş akmadığına isyan ediyorsan , milyonların içinde yalnız olduğunu hissediyorsan , ‘ha bugün ‘ ‘ha yarın ‘ diye ümit ediyorsan , mum ışığında yemek hayal ediyorsan , ‘dünyalar benim olsun’ fikrinden vazgeçip sadece ‘o’ benim olsun diyebiliyorsan , bütün eskimiş düşüncelerden kurtulmak ve şehirden kaçmak isterken ‘o’ seni tutuyorsa , uykudan uyanınca sinirli , agresif , mutsuz oluyorsan , zamanın hızlı geçtiğine hem kızıp hem seviniyorsan , kaldırım cizgilerine basmadan yürümek isteyip her bastığında kendine kızıyorsan(sövebilirsin) , dilenciye para vermeyip birkaç adım sonra selpak satan birinden, ‘1 tl’ye’ selpak alıyorsan , deniz gördüğünde ‘akdeniz akşamları’ aklına geliyorsa , saatlerce yanlış yönde otobüs bekliyorsan , çiçekcilerin önünden geçip ‘ah be sevgilim oysaydı da bende çiçek alsaydım ‘ diyebiliyorsan , sevgilin olmadığında aklına binlerce hediye çeşidi geliyorsa , aşk şarkılarına gönlün eşlik ediyorsa , gülümsemenin yalın ve yarım kaldığını farkedebiliyorsan ‘Bil ki insansın .!.’ Güzel bir kalbin var ve sende aşk vebasına tutulmuşun …
Ali Paşa Çevik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)